put down

English-Turkish Translation

  1. (a) yazmak, kaydetmek, tescil etmek, kayda geçirmek.
    to put down something in writing.
    Put
    it down on my account: Onu hesabıma yaz. (b) bastırmak, susturmak, sindirmek, önlemek, durdurmak, engel olmak.
    to put down a rebellion: bir isyanı bastırmak.
    put one's foot down: sebat etmek, fikrinde/tutumunda direnmek. (c) (bir kimseyi) küçük düşürmek, mahcup/rezil etmek, utandırmak, (d) aşağı/yere koymak/bırakmak, indirmek.
    put down passengers: yolcuları indirmek. (e) saymak, addetmek, atfetmek, isnat etmek, vermek, bağışlamak.
    I put it down to his inexperience: Onu tecrübesizliğine verdim/bağışladım.
    I put him down as/for an American: Onu Ameri-kalı sanıyorum.
    We put it all down to the fact that he was tired: Bunu onun yorgun olmasına atfediyoruz.
    The accident must be put down to negligence. (f) saymak, … yerine koymak, telâkki etmek.
    He had put me down as a complete fool: Beni büsbütün enayi yerine koydu.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

put down one's expenditure
masrafları kısmak Verb
put down one's name
adını listeye koymak Verb
put down one's occupation
işini bırakmak Verb
to put down
(vasiyetname) musaleh
to put down
vasiyet alan
put down a buoy
şamandıra koymak Verb
put down a heckler at a meeting
bir toplantıda huzur bozan birini susturmak Verb
put down a rebellion
bir ayaklanmayı bastırmak Verb
put down a revolt
isyanı bastırmak Verb
put down a revolt
bir isyanı bastırmak Verb
put down a riot by force
bir ayaklanmayı kuvvetle bastırmak Verb
put down an address
bir adresi not etmek Verb
put down an insurrection
bir ayaklanmayı bastırmak Verb
put down buoys
demirlemek Verb
put down in writing
yazılı olarak ifade etmek Verb
put down on paper
kaleme almak Verb
put down on the agenda
gündeme koymak Verb
put down on the airport in time
tam zamanında havaalanına inmek Verb
put down on time
zamanında inmek Verb
put down passengers
yolcu indirmek Verb
put down passengers
yolcuları indirmek Verb
put down roots
yerleşmek, kök salmak, (bir muhite) alışmak.
He has no time to put down roots in the community.
put down sb's expenditure
masrafını kısmak Verb
put down someone at the corner
birini köşede indirmek Verb
put down the elevations of places on a map
kotlamak Verb
put down the money
peşin olarak ödemek Verb
put down the money
parayı masaya koymak Verb
put down to a customer's account
(Br) müşteri hesabına geçirmek Verb
put down to loss
deftere zarar yazmak Verb
put down to pims and loss
kâr-zarar hesabına geçirmek Verb
put down to profit and loss
kâr-zarar hesabına yazmak Verb
put down to sb's account
birinin hesabına kaydetmek Verb
put down to sth
bir nedene dayandırmak Verb
put a name down for membership
birini üyeliğe aday göstermek Verb
put it down to sb's inexperience
bir şeyi birinin deneyimsizliğine vermek Verb
put one's foot down
azmetmek, sebat etmek, kararlı/azimli/sebatkâr olmak, kararında durmak, caymamak, ayak diremek. (b)
Brit.-argo
(otomobili) çok hızlı sürmek.
put one's name down
adaylığını koymak Verb
put one's name down
adını kaydettirmek Verb
put oneself down
kaydolmak Verb
put sb's success down to luck
birinin başarısını şansa yormak Verb
put someone down as a
kondurmak Verb
put someone down as an englishman
birini İngiliz sanmak Verb
put someone down for sth
birini bir şey için kaydetmek Verb
put something down on paper
kâğıda dökmek Verb
put something down on paper
bir şeyi kâğıda dökmek Verb
put something down on the agenda
bir şeyi gündeme koymak
put the helm down
gemiyi rüzgâr yönüne çevirmek.
put your foot down
ayakları yere sağlam basmak Verb
put your foot down
sağlam durmak Verb
put your foot down
ayağını yere sağlam basmak Verb
put-down
iniş, uçağın yere inişi. Noun
put-down
(birisini) utandırıcı/mahcup edici/küçük düşürücü söz/eylem/hareket. Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database